ESKİŞEHİRDE BİR İLK

1997,1998 yıllarında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde bahar şenlikleri spor turnuvalarında fakültemizi desteklemeye gelen arkadaşlar olarak genellikle hepimiz Beşiktaşlı olurduk..Kampüste Beşiktaş atkılarıyla dolaşan bizlerin aklına(İstanbul'a Beşiktaş'ın maçlarına gitmemize rağmen)topluca maçlara gitme fikri,organizasyonlar yapma düşüncesi takii 1999 Kasımına kadar gelmemişti.ACADEMY 'in temeli 1999 yılının kasımında oynanacak olan Beşiktaş-Trabzonpor maçına toplu ve organize birşekilde gitme kararını almamızla atılmış oldu. Yaptığımız afişleri diğer fakültelerin kantinlerine asıyor,2 hafta sonraki yolculuğa nekadar kalabalık çıkarsak o kadar makara olur fikriyle,okulda bir ilke imza atıyorduk.Bu uzun ve yorucu hazırlık,yavaş yavaş karşılığını vermeye başlamıştı.

Sadece kampüste ve şehrin birkaç noktasına asılan bu ilanlara ilgi duyan Beşiktaşlılar telefon açıyorlar,bilgi ediniyolardı..Takımın ve hava şartlarının kötü bir döneme gelmesine,vizelerin başlamasına bir hafta kalmasına rağmen ilgi beklediğimizden fazla olmuştu.Birde prensip olarak;biz kapalıya gideceğiz,sadece kapalıya gidecekler gelsinler şeklinde bir düşüncemiz olduğu için kapalıya gelebilecek olanların sayısı anca bir otobüslük olmuştu.O günlerde yaşanılan Düzce depreminin sonucunda da sayımız yarı yarıya azalmak zorunda kalıyordu...Aksilik üstüne aksilik geliyor,verdikleri sözlere rağmen vazgeçmek zorunda kalanlar oluyordu.Ne olursa olsun gidecektik,şartlanmıştık. Gidişimiz ya trenle olacak yada otobüs kiralanacaktı.Ama asıl sorun biletleri önceden nasıl alacağımızdı.Ozamanlar Biletix olmadığı için maç günü stadda olmak yada klüpten tanıdık vasıtasıyla biletleri almak gerikordu..İki arkadaşımız kulüple bağlantı kurulduktan sonra, kapalı biletlerini almak için hafta arası İstanbul'a gitmişlerdi.Bizde bu sırada otobüs-minibüs gibi araçların ayarlamasını yapıyorduk.Minibüs trenle gitmekten daha pahalıya gelince trenle gidilmeye karar verildi.

Gece 01:45de kalkan Anadolu Exp.ne 20 adet bilet alındı.Cebimizde kapalı biletleri,boynumuzda atkılarımız,akşamüstü,fikrin atıldığı evde toplanıp yolculuk saatinin gelmesini beklemeye başlamıştık.Yeni tanıştığımız arkadaşlarla kaynaşıyor,havanın Eskişehirde ayaza kaçmasına rağmen sımsıcacık bir atmosfer yaratmıştık! fakat nasıl dönüceğimiz belli değildi,dönüş biletlerimiz yoktu.(Tren saati maç çıkışına uymuyor,erken kalkıyordu)Ben ve bir arkadaşım dışındaki kişiler İstanbullu degillerdi,hatta İstanbul'u ilk defa görecek olanlar bile vardı.Günübirlik,ailelerden gizli,vizeler öncesi yapılacak olan bu organizasyon hepimizi büyülemişti adeta..Bugün bile inanırım ki Beşiktaş dışında çok az şey bize bunu yaptırırdı..Borç harç maça gidiyorduk.Moralimizi,ne sayımızın yarıyarıya düşmesi,ne havanın kötü oluşu,ne Beşiktaş'ımızın ligdeki yeri,ne deprem,nede sınavlar,hiçbir şey bizi ilgilendirmiyordu.Üstüne üstlük birde son dakika kararı ile maçın cumartesi gecesinden pazar gecesine alınmması ayrı bir mevzuydu.Sanki bize inadina yapılıyordu bütün bu olumsuz şartlar!

Saatler 01:00 gösterdiğinde hareketlenmeye başladık,siyah-beyaz renklerle adeta süslendik hani sevgililerle buluşmadan önce itinayla ayna karşısına geçilirya,aynen öyleydi.20 kişi karanlıkta ve hala hissettiğim o soğukla birlikte istasyona yürümeye başladık.Atatürk caddesinde bizlerden başka kimseler yoktu,tek tük araba geçiyor,onlarda genelde taksi oluyordu.Görenler şaşırıp kalıyor,Eskişehirden İstanbul'a BJK-Trabzon maçına,sanki şampiyonluk maçına gidermişcesine heyecanla yürüyorduk. İstasyondakilerde aptallaşmıştı bizi gördüklerinde.Aynı muhabbet sabaha kadar, Haydarpaşa'ya varmamıza kadar sürdü,atkılarımızı bavul konulan yerlerden sarkıtıp,gelin gibi süslemiştik vagonu.. Sabah 7'yi biraz geçiyordu trenden indiğimizde.Haydarpaşanın merdivenlerinden inerken hani o "köyden indim şehire" misali duruşumuz ve fotoğraflar çekmemiz harikaydı. Hava daha yeni aydınlanmış ama yağmurlu olduğu içinde kasvetliydi. Soğuğa kaçan bir serinlik vardı Kadıköyde. Günlerden pazar olduğu için işe gidenler yoktu bu yüzdende vapur boş sayılırdı.Üstümüzdeki yol yorgunluğunu ve uyku sarhoşluğunu atmaya çalışıyorduk.Cumartesi sabahından başlayıp pazartesi sabahına kadar devam edecek olan bu rüyanın en güzel saatleri başlamak üzereydi.İlk defa maça gidiyormuşuz gibi, içimizde heyecan fırtınası oluyor,bir çocuk gibi atıyordu kalplerimiz!Beşiktaş'a indiğimizde saatler 9'a geliyordu.Kadıköyden farksızdı Beşiktaş!Millet sıcacık evlerinde uyuyor daha kahvaltı saati bile başlamamış,biz ise neler yapıyorduk..Sanki 6-7 saat sonra insanlar-arabalar tarafından işgal edilecek,huzuru kaçıcak olan yerler bu sokaklar-caddeler değildi.

Aramızda İstanbul'a ilk defa gelen arkadaşlarda vardı.Onlar dahada heyecanlıydı şüphesiz,gözlerinden okunuyordu bu sevinç."Hadi bir Ortaköy yapalım,hem Pazar kahvaltısı yapar hemde görmüş olursunuz oraları" dedik.Saatler öğlene gelirken oradan Akaretlere uzandık. O zamanlar Plazaların bir tanesinde BJK Store vardı.Hepimiz üstümüze aynı formalardan çektik,topluca çektirdiğimiz fotoğraflarla birlikte oradaki işimizde sona ermişti.Şimdi sıra Çarşıya inip takılmak,alkole ihtiyacı olanların demlenmesini sağlamaya gelmişti.Kazandaydık,birkaç masayı biz kapatmış,bizden başkada gene 3-4 masa doluydu.Belkide onlarda bizim gibi başka şehirlerden gelmişlerdi.Saatler ilerledikçe ortalık hareketlenmeye,sesler artık gürültü halini almaya başlamıştı..Saatler 16:00 gibi olduğunda stada dogru yol aldık.Artık yavaş yavaş stada girmeye sıra gelmisti.Kapalıya girdiğimizde hepimizin pili bitmişti halbuki.Hemen hemen 24 saati gözümüzü kırpmadan geçirmiştik.Maç başlayana kadar içerde sonbahar güneşiyle ısınarak dinlenmek zorundaydık..Sonunda maç başlamış,rüzgar gibi geçmiş,ne olduğunu anlamadan "1-1" berabere kalmıştık.Sonuç bizi ilk defa bu sefer üzmüyordu,belkide bizim için önemli olan Beşiktaşımızın kazanması değil, "onu görmüş olmamız,bir hafta sonunu beraber geçirmenin önemini ilk defa kavramış" olmamızdı..Haftasonu kaçamak yapmış,buluşmuştuk en güzeli,önemli olanı da buydu!!

Maçtan sonra doğru Barbaros Bulvarındaki otobüs firmalarına gittik.Gündüz otobüs bileti satmamışlardı,yalvarmalar sonuncunda bir tanesi "ok" dedi ve Esenlere yapılan küçük bir aktarmayla Eskişehir'e dönüş yolculuğu başlamıştı.Yol boyunca tek hatırladığım,birara uyanınca etrafıma baktığımda,herkesin yorgunluktan horladığı ve camlardan dışarısının sis yüzünden görünmediğiydi.Lenslerim gözüme yapışmış ve yakıyordu.O kısa süre içinde aklımdan,"ölmüşüm" gibi bir düşünce geçti.O düşünceyle birlikte gene bayılmışcasına uyumuşum taki 05:00'e doğru Eskişehir otogarında,muavinin bizi döver gibi dürtmesiyle uyanabilmiştik..Pazatesi öğleden sonra uyandığım zaman herşey tatlı bir rüya gibiydi.Hele gazeteyi okurken o kadar tuhaf olmuştuk ki tarif edilemez!!


BEŞİKTAŞ J.K. : 1
Trabzonspor : 1