PASTIRMA BAHARI

Cumartesi yani maçın oynanacağı gün semtde yürürken herkesin ağzında "bu ne biçim bir havaya?" şeklinde cümleler dolaşıyordu.Bu sene adam akıllı bahar olmadı,tam ısındı derken bir anda havalar hem soğuyor hemde yağışa dönüşüyordu.Yağış normalde bu soğuğa kaçan serinlikde neyin nesi?

Hemen hemen hersezonun son maçını gündüz,güneşli ama iddiasız maçlarla bitiren bizlere bu sefer havalarda azizliğini göstermişti.Matematiksel olarak baktığımızda yaz mevsimine girmemize birşeycik kalmasada,sezonun sonuna gelinmiş fakat havalar yaz moduna girememişti.İyisiyle kötüsüyle,sevinciyle üzüntüsüyle bu sezonuda bitirmiştik. Maçtan önce tribünde yerimizi aldığımızda aklıma geçen senenin son maçını anımsadım. Nasıl unutabilirdim ki.Askerlik öncesi son maç ve gene kümeye düşmeme mücadelesi veren başka bir ekibe karşı iddiasız fakat pırıl pırıl bir havada oynanan formalite maçı. Bırakın günleri,aylar,yıllar su gibi akıyor. Bu seferki Beşiktaş önceki sezonlara göre farklı,öyle iddiamız yok diye gayri ciddi hareketler de yok!Ah be Rıza Hocam keşke sana daha önceden kavuşsaydık.Senin farklılığın bu maçla çok daha iyi anlaşıldı.Tribünlerde klasikleşen nostalji tezahuratları yapılırken Beşiktaşımızda galibiyet gollerini sıralıyordu.

Maçın sonlarına doğru tribünde vedalaşmalar,seneye görüşürüz dialogları.Koca yaz bakalım nasıl geçecek?Hazırlık kampları,özel maçlar derken her neyse buluşmak, kaldığımız yerden devam etmek üzere..


BEŞİKTAŞ J.K. : 3
Kayserispor : 2