KARLAR DÜŞER

Yoğun kar yağışından kapanan yollar sebebiyle Denizlispor kafilesinin İstanbul’a ancak Cumartesi akşam saatlerine gelmesi sonucu Pazar gününe ertelenen maç, sevgilileri bir gün gecikmeli de olsa İnönü stadyumunda buluşturmuştu. Bu arada eşlerinden ve kız arkadaşlarından muhtemelen sitem yiyecek olanlar da maçın ertelenmesiyle bundan yırtmış oldu!

Maçın öğlen saatinde oluşu önceleri bize daha cazip gelmişti; hem hava daha az soğuk olacak hem de bu maçtan çıkıp Dikilitaş’a basket maçına yetişmek daha kolay olacaktı. Böyle fırsat fazla gelmez düşüncesiyle tribünlerdeki yerimizi aldığımızda saha tertemizdi ve havaya bakıldığında hiç de kar yağacakmış gibi gözükmüyordu. Ne olduysa devre sonuna doğru gittikçe artan kar yağışının başlamasıyla oldu. Hakemin düdüğüyle girilen ara uzadıkça görevliler sahayı temizlemeye, kar da yağmaya devam etti. Tabi bizler de üstü kapalı(!) açık tribünde birer kardan adam olmuştuk bu arada. İkinci yarı atak bir futbol sergileyen Beşiktaş’ımız 1-0 geri düşünce akıllara gelen ‘acaba’ sorusunu da silmişti. Gelen gollerle hepimizin içi ısınmıştı adeta. İki gollü farkın getirdiği rahatlık birkaç gole mal olsa da bu haftalardan sonra önemli olan kazasız belasız sahadan üç puanı çıkartabilmekti. Neyse ki bu defa başımıza bir şey gelmeden galibiyete ulaşarak şampiyonluğa bir adım daha yaklaştık.

Devre arası yapılan temizlik çalışmalarından ötürü maçın bitiş düdüğünün gecikmesi basket maçına yetişememe riski yarattığından son dakikayı beklemeden pankartları sökme girişimimiz tam anlamıyla bir eziyet oldu. Kar yağışından ıslanan pankartlar oldukça ağırlaşmış, iplerse çözülmez hale gelmişti. Öte yandan dondurucu soğuk da ellerimizi hissetmemizi zorlaştırınca, güç bela toparladığımız pankartlardan akan suları göstererek isyankar bakışlar eşliğinde “Oğlum, bu pankart işinin suyu çıktı!” dedik birbirimize. Apar topar çıkışımız numaralı tarafındaki beleş tepeye çıkan merdivenlerde ağır aksaklığa kavuştu, buzlanan merdivenler bırakın adım atmayı ayakta durmayı bile imkansız kılıyordu. Azimle merdivenleri çıktıktan sonra bulduğumuz ilk taksiye atlayarak Süleyman Seba Spor Salonu’nun yolunu tuttuk ve sarı bir kafile eşliğinde vardık salona.

BADEM