BARCELONA DEPLASMANI |
Çok şükür ilk katıldığımız senemizde grup maçlarının bitmesine 3 maç kala, Top 16 vizesini garantiledik. Yarın da turnuvanın en büyük favorisi Barcelona ile İstanbulda karşılaşacağız. Gecikmiş deplasman maç yazısını, rövanş maçından önce yazmazsam bana yakışmazdı diyerek başlıyorum.2012-2013 Euroleague fikstürü çekildiği gün rakipleri öğrenince, gidebileceğim deplasmanlar acaba neler olabilir diye hiç düşünmeden Barcelona ve Belgrad'a uçak bileti almaya karar vermiştim. Diğer maçlar için ise aklımdan geçen "hele bir zamanı gelsin, kısmette varsa olur" misali idi. Basketbol maratonu futbol gibi kısa da değildi. Hele Top 16'ya kalırsak nisan ayına kadar maçlar,deplasmanlar,dolu dolu bir sezon bizi bekliyordu.. Barcelona deplasmanının maç tarihi Kurban bayramına denk gelmesi sayesinde iş yerinden izin alma sorunu yaşanmayacağı için avantaj olurken, uçak biletlerinin ise daha 1.5 ay olmasına rağmen çok pahalı olması büyük bir engel olarak duruyordu. Zaten bir çok kişi sırf bu yüzden maça niyetlenip vazgeçiyordu. İnsan aklına koyduğunu yapar misali ben uçak biletimi alıp beklemeye başlamıştım. Günler birbirini kovalayıp zaman geldiğinde İstanbul'dan sadece bir arkadaşın bana eşlik edeceği ortaya çıkıyordu. Zaten kendisi de 1 gün erken gidince Barcelona-Celtic maçını canlı olarak izleyecekti. Aileden uzak ta geçecek olan bayram vardı ve ben arife sabahı erkenden kalkıp havaalanına doğru yola çıkıyordum. Çarşamba akşamı otelime yerleşip, ertesi gün de soluğu Nou Camp stadyumunda aldım. İlk önce akşamki maç için Beşiktaş tarafından biletimi aldım. Sonrasında ise hem zaman geçmesi için hemde aklımdaki stadyum ve müze gezisine başladım. Avrupa'nın en büyük stadyumunun merdivenlerini çıkarken, locasında otururken, müzesini gezerken niye Beşiktaş'ımızda da böyle bir şey yapılmıyor sorusu aklımı kurcalıyordu. Real Madrid ile kıyaslamak gerekirse Barcelona ürünleri ve gezi parası (son 6 ayda zamlanmadıysa) daha pahalı iken Real Madrid müzesi ve stadyumu ise bana daha etkileyici gelmişti. Real Madrid müzesi hem daha büyük, hemde içerik olarak daha zengin bunu söylemeden geçemeyeceğim. Kıyaslayınca Nou Camp kapasite olarak daha büyükte olsa basit ve sıradan kalıyor.Salonda bize 180 bilet ayrılmıştı fakat maça gelecek rakam çok düşük olacağını bildiğim için uçakta başlamıştım duyuru yapmaya, maç olduğunu ve hatta Nou Camp'ı gezmeye gelen gördüğüm Türklere de akşam maç var diye söylüyordum. Bayram tatili için Barcelona'ya yüzlerce Türk gelmişken eminim ki %90'ının haberi bile yoktu. (Mesela maçtan 2 gün sonra tanıştığım Beşiktaş'lılar bile "tühh haberimiz yoktu" demişlerdi.) Salona girdiğimde İstanbul'dan tanıdığım 2-3 arkadaşımı gördüm sonrasında da hep beraber benim pankartları astık. Salonları, devasa stadyumlarına göre küçükte olsa hem güzel hemde tipik bir basketbol salonuydu.Maraton tabiri ile adlandırabileceğimiz tribünün en üst bölgesini enine olacak şekilde boydan boya bize vermişlerdi. Tribünlerimizde ise 150'ye yakın seyirci vardı fakat en az 100'ü çekirdekçiden öte turist modundaydı.Çoğunun Beşiktaş'lı bile olmadığı belli oluyordu. Zaten kadınların oranı daha fazlaydı. 5-10 kişi dışında siyah beyaz atkı tarzı bir ürün bile yoktu. Fakat takım iyi oynadığı dakikalarda bize eşlik etmelerine rağmen malesef sesimiz çok az çıkıyordu. Sağ tarafımızda 200'e yakın 3-4 davullu bir grupla solumuzda ise 100 civarı ve 2 davullu diğer grup, repertuarlarında 5-6 çeşit olan tezahüratları olmasına rağmen hiç susmadan devamlı söyleyerek etklili oluyorlardı. Kısa tezahüratlar ve akıllıca kullanılan davullar sayesinde hem bizim sesimizi kesiyorlar hemde takımlarına adeta tempo veriyorlardı. (Sanırım böyle bağırmak daha etkili) Kah oyuncularımızın tecrübesizliği kah salondaki oluşan baskı ile maçı uzun süre başabaş götürsekte kaybediyorduk. Barcelona şehrine gelirsek cidden çok güzel bir şehir, kendi adıma söylemek gerekirse ben zaten deniz, palmiye,güneş, geniş balkon aşığı biri olarak çok beğendim. Madrid şehri ile karşılaştırırsam tabi ki Barcelona. Mevsim sonuna da denk gelsem hava ılıktı, her yer turist kaynıyordu.Cıvıl cıvıl sokakları, güzel mimarili evleri, turistlik mekanları, herkesin bildiği yöresel yemekleri, kendilerine has kültürleri, sokak sanatçıları, uzul sahili, kibar sessiz eğlenceli insanları...
|