UEFA'Da Yolun Sonu

Pek ümidimiz yoktu fakat gene de kalplerimiz galibiyet için kıpır kıpır atıyordu. Basketbolda alınan rahat galibiyet sonrası gene sıkışık trafik yüzünden sıkıntılı bir şekilde stadyuma ulaşıyorduk. Zaten kapalı tribünde yerimi aldığımda takımlar sahaya çıkmış son hazırlıklar yapılıyordu. Seromoninin ardından muhteşem bir üçlü ile maça başlayan Beşiktaş'ımız ağırlığını sahaya koymaya çalışırken tribünlerde istenen desteği ortaya koyuyordu.

Madrid deplasmanında tribün olarak pek varlık gösteremesekte İstanbul'da 30 küsur bin coşkulu taraftarımızla A.Madrid'li oyunculara ve hakeme karşı baskı oluşturduğumuzu sansakta malesef değişen birşey olmadığını görecektik. Bu sefer gol bile atamadan gene 3 gol yemiştik. Zaten 3-1'lik dezavantajla İstanbu l'a gelip birde ilk yarının ortalarında 0-1 geriye düşünce tur gitti düşüncesiyle maçta bitmiş oluyor. Eğer İstanbul'da kendi evimizde Avrupa veya lig maçlarında hakemler oyuncularımıza bu kadar kolay kart çıkarıp, faul çalıyorlarsa demek ki yapılan baskı da kuru gürültüden başka birşey değildir diyesim geliyor.

Bu sene geçen seneye göre Avrupa kupalarında bir tur daha fazla maç yapmış oluyorduk bu yönden bakarsak başarılıyız fakat biz Beşiktaş'lıları endişeye düşüren ve korkutan ise Braga gibi önemli bir maçtan yarım saat önce kulübü borç batağına batırıp istifa edip giden başkandan sonra geleceğin neler getireceğinin belirsizliği oluyor.


BEŞİKTAŞ J.K. : 0
Atletico Madrid : 3