"Eskişehirspor" Deplasman Tribününde Maç İzlemek |
Bilenler bilir, bilmeyenlere ufak bir anımsatma yaparak maç yazısına başlamakta fayda var. AcademY'nin temellerinin 96-97 yıllarında Eskişehirde okuyan "biz" Beşiktaşlılar tarafından atılışı, 99 yılında ise yaptırdığımız pankart ile tribünlere asmaya başladığımız günler daha dün gibi hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Okul bittikten sonra güzel Eskişehirden harika anıları ve dostlukları unutmayarak İstanbul'a temelli dönüyorduk. İstanbulda olup da 'Çarşı'dan başka bir grup olmaz' diyerek 2001 yıllarında AcademY grubu olarak kendimizi fesh etmiştik. Şuanda ise bildiğiniz gibi ben ve "Badem" ile birlikte Beşiktaş'ımıza elimizden geldiğince pankartlarımızla, sitemizle ve blog sayfamızdaki yazılarımız ile katkıda bulunmaya çabalıyoruz. Yıllardır ülkenin değişik stadyumlarında deplasman tribünlerine defalarca giden bizler, kendi yuvamız olan İnönü stadyumundaki deplasman tribününe ise haliyle bir o kadar yabancıyız. Deplase olan taraftarların yorumları kadar empati yapabilmenin dışına çıkıp İnönü'de deplasman yapanların neler hissettiğini anlayabilmek adına, "Badem" ile birlikte deplasman tribününe giriyorduk. Zaten bu sezon pahalı kombine ve son yıllardaki hoşnut olmadığımız durumlar nedeniyle kombine almamış olmamızın yanında, Eskişehir'den gelecek olan dostlarımızla hasret gidermek içinde güzel bir fırsat oluyordu. Hafta içi olması nedeniyle deplasman yapanların sayısı az olduğu için giriş ve çıkışta sıkıntı yaşamadık. Maçın başlamasıyla birlikte yoğunlaşan sis yüzünden ise çoğu zaman yeni açık ve önündeki kaleyi göremiyorduk. Maç izleme açısından 2.kattan sahayı gördüğümüz Kadıköy ve Seyrantepe'ye göre kötü de olsa deplasman tribünün baskı altına alınamadığı stadyumlardan birine sahibiz. Örneğin eski açık tribününün numaralı tarafı skorbord ve kapı yüzünden zaten çok uzakta kalıyor. Kapalı tarafı çok yakın fakat çoğu zaman tezahüratlara katılım olmadığı için o taraftanda baskı olmuyordu. Zaten tribünlerin üstü açık olduğu için ses havaya karışıyor. Kapalı tribünümüzün baskılı olduğu zamanlarda bile sesin sahaya veya karşıya yani numaralı tarafına direk gitmesinden dolayı açıkcası deplasman tribününde bulunan bizleri pek etkilemiyordu. Belki de bu yüzden deplasmana gelenlerin kapalı tribünümüzün performansını beğenmeme veya susturduk gibi söylemleriyle karşılaşıyorduk. Alt katı büyütülmüş 3 katlı yeni açık tribünümüzün mimari yapısı çok hoşuma gitsede malesef yapısı nedeniyle tam katılımlı tezahüratlarda sesler birbirine karışıyor. Deplasman tribününün üstü açık sesin havaya karışıcak olmasına rağmen tezahürat yapılmak istenirse, baskı altına girmeden rahatlıkla tezahürat yapılabiliniyor. Mesela Kadıköy veya Seyrantepe'de ise bitişik çatıdan dolayı ev sahibi takımın taraftarlarının tezahüratları-ıslıkları deplasmancıları daha rahat etkileyebiliyor. Maçın sonlarına kadar rahat ve güzel geçen karşılaşma, malesef kapalı tribünümüzün şike ile ilgili yaptığı gereksiz tezahürat yüzünden elektrikleniyor, Eskişehirspor'lu taraftarlar ise "şike yapanın anasını s..." tezahüratı ile de şikeye ve şikecilere tepki veriyor, eski açıktaki bizim taraftarlarımız tarafından alkışla sonlanıyordu. Eskişehirspor sayesinde, yuvamızda deplasman tribününe giriyor, tribünlerimizi analiz ediyor, deplasmancıların neler hissetiğini anlıyorduk. 90 dakika boyunca yeşil saha pek görülmüyordu belki ama yoğun sise rağmen Mustafa Pektemek sis farklarını yakmış araba gibi kendini farkettiriyordu. 2012'ye 3 puan ile başlamanın keyfini umarız sene sonuna kadar nice galibiyetlerle devam ettiririz.
|