KUPA FİNALİ |
Son altı senedeki dördüncü kupa finalimize çıkarken açıkçası maç öncesinde benim en tedirgin olduğum final bu oldu. Maç içerisinde de beklediğim gibi İBB bize sıkıntı yarattı ve aslında kupayı alabilecek oyunu sergiledi. Beşiktaş'taki yıldız oyuncuların böylesi bir finalde maça ağırlığını koymasını ve skoru lehimize çevirmesini beklerdim ama Guti yok gibiydi, Quaresma da 'hep bana' mantığıyla oynayınca iş iyice sarpa sardı ve gitti gidiyor denen maç penaltılara kadar sürdü ve maçın kaderi tamamen duran toplara kalmış oldu. "Penaltı kurtarılmaz, kaçırılır" diyenler bu maçın penaltılarını kanıt olarak gösterebilirler. Kaleyi boş bırakmış olsalardı da skor değişmeyecekti. İki kez direkten dönen top Hilbert'i, Rüştü'yü ve sonuç olarak Beşiktaş'ı kurtarmış ve Avrupa'ya yollamış oldu. Sevinçliyiz elbette ama gelecek seneye yönelik endişelerimiz ve sıkıntılarımız da bu sevinci doyasıya yaşamamıza engel oluyor. Yarım sezonluk gelen ve kupa töreninde durmadan dans eden Almeida'nın kaderi belirsizliğini korurken bu gece Bobo'dan 'son maçımdı' açıklaması geldi. Guti de durmaz gibi buralarda. Kalanlara baktığımızda ille de dursun diyeceğim adam geldiğinden beri Fernandes idi, bu akşamdan sonra kesinlikle Fernandes'tir. Sonrasındaysa Hilbert. Son penaltılarda bütün takım Simao'ya koşarken onun kaçırdığı penaltıdan duyduğu suçluluk duygusuyla önceyere kapaklanması sonra sevince katılması görülmeye değerdi. Son olarak kimilerine sempatik, kimilerine antipatik gelse de İstanbul Büyükşehir Belediyespor takımını da tebrik etmek gerekir bence. Keşke şampiyon da olsaydık da onlar da kupa finalisti sıfatıyla Avrupa kapılarını zorlasalardı. Kavgasız gürültüsüz, gezmeli görmeli, yemeli içmeli bilhassa yörenin insanlarının tepkisini çekmeden adeta sempatisini kazanarak kendi imkanlarımızla eğlenerek deplasman yapmanın keyfi paha biçilemez.
BADEM
|