SONUNA KADAR |
Son yıllarda Beşiktaş'ın maçlarında gol gecikirse takımdan tribüne de sıçrayan bir panik havası dalga dalga yayılır ve daha yetmişli dakikalarda sanki maç bitmişçesine gereksiz bir stres yaşanırdı. Bu hissiyat da oyuna yansıyarak keyifsiz bir hale dönüşür sonuç olarak da tabelada göze hoş gelmeyen skorlar yazılırdı. Artık bu değişti. Beşiktaş oynadığı bütün maçları sonuna kadar kovalıyor. Kazandığı bir maç sonrası bunu yazmak kolay gözüküyor olabilir. Zira CSKA Sofya maçındaki gibi bu maçta da yine bir son dakika golü bularak üç puanı kazanmış olsak da son saniyelerde az kalsın kalemizde göreceğimiz golle iki puandan olacaktık. O zaman da fikrim değişmeyecekti çünkü takımın hissettirdiği net olarak bu. Guti'nin olmadığı orta sahada Aurelio, Ernst ve Necip öyle bir duvar oluşturdu ki Antalyaspor'un golü bulması mucizelere bağlıydı. Yediğimiz golde takımın bu maçtaki en zayıf halkası (bence) olan Hilbert'in ve kaleci Hakan'ın büyük hatası onlar için bu mucizenin gerçekleşmesi anlamına geldi. Arkadaşları son dakika golüne rakip yarı sahada sevinirken ikisinin kendi yarı alanımızda kucaklaşması gözden kaçmayan bir kareydi. Tribünler maç 0-0 iken de öne geçtikten sonra da oldukça iyiydi fakat yenilen golden sonra biraz sinerji kaybı oldu. Esas güce güç katılması gereken dakikalarda sesler az çıkarken gol sonrasında sevinci çığırmak olmuyor. İyi yolda gidiyoruz, içeride de dışarıda da mahkum oynamadan doksan dakikanın sonuna kadar kovalıyoruz. Darısı Perşembe günü Viyana'daki maça, sonuna kadar gidip Dublin'de şu takımı izlemek ne güzel olur.
BADEM
|