BEŞ DAKİKADA BEŞİKTAŞ

Hafta içi maçlarına bu sefer kupada devam ediyoruz. Rakip ligin dibine demir atan bahtsız Antalya. Bahtsız diyorum çünkü kadrosu ve oynadığı futbol ile aslında oraya layık değil. Ligin ilk maçında bizimle oynadıkları maçla beraber gelen bir son dakika golleri sendromu ile puanların bir çoğu avuçlarından kayıp giderek onları ligin dibinde kardeşleriyle (Kocaeli) baş başa bıraktı. İşin ilginci Kocaeli de onlar gibi Bursa, Eskişehir, Fener maçlarında puanı hep son dakikada gelen gollerle kaçırdı.

Sonuç olarak işi son dakikaya bırakmamak , yeterli skoru erkenden alıp üç puanı cebimize koyarak devam etmek lazım. Gel gör ki bizim maçlarda bunu yaşamayalı çok uzun zaman oldu. Antalya maçı da ızdıraplı başladı, sürekli saldıran ama bir türlü golü bulamayan bir Beşiktaş vardı ilk yarıda sahada. Antalya sahaya yayılışı ile geride iyi mücadele ediyor, ilerde de izbandut kılıklı siyahileri ile etkili olmaya çalışıyordu.

İkinci yarıya tribünlerden gelen yoğun destekle başlandı ve gittikçe artan tezahüratın temposuna takım da ayak uydurunca pozisyon üstüne pozisyon bulan Beşiktaş atması kolay olanları kaçırıp, zor olanı yaparak kendi sıska siyahisinin enteresan vuruşuyla adeta iğne deliğinden top geçirerek kilidi açıyordu. Sonrası ise tam anlamıyla ‘Beş dakikada Beşiktaş’. İki hafta önce Ankara’da yaklaşık on dakikada üç gol bulan Beşiktaş’ımız bu sefer üç golü beş dakikaya sığdırarak tribünlerden gelen destek tezahüratlarının keyifli melodilere dönüşmesini sağladı.

Uefa’dan erken elenerek Kadıköy’ü siyah-beyaz boyama hayallerimizi bavula koyarken, kendi kupamızda hangi şehri siyah-beyaz boyarız diye düşünmek için erken de olsa ‘Şampiyonluk bizim, kupa bizim’ diye haykırmak hoştu. Rakip için ayrılan kısımda üç beş kişi sakince maçı izledikten sonra kaçıncı dakikada tribünleri terk ettiler bilinmez ama Antalya Şifo’ya emanet edilerek bu lige erken veda etmemenin peşinde.


BEŞİKTAŞ J.K. : 3
Antalyaspor : 0

BADEM