DEMLENİYORUZ

Yurt dışı ve yurt içi kupalara veda eden Beşiktaş kalan tek hedefe doğru yürürken belki de en kritik viraja çıktı dün akşam. Derbi olması değildi sadece bu maçı mühim kılan, ligdeki kaderimizi belirleyecek , kırılma noktası olabilecek bir sonuç çıkacaktı doksan dakikanın bitiminde. Kazanılması gereken, üç puandan öte güvendi. Ligin tepesindeki takımlardan hiç birine karşı üstünlük sağlayamamış olmamız, ileri uç ile geri hattımız arasındaki dengesizlik ve sakatlıklar olası puan kaybına bahane değildi elbette. Beşiktaş çıkıp bu maçı kazanmalı ve şampiyonluk yarışının içinde hatta en tepesinde olmalıydı. Basketboldan sonra futbolda da haftaya lider girebilirdi aylar sonra. Takım kadar taraftar da bu bilinçle bekledi geceyi. Hafta boyunca bu maça hazırlanıldı. Yüreklerimizi yakan kayıplarımıza çok yakında bir yenisi eklenmiş ve sebebi de alkol olmuştu maalesef. Azrail’e akıllı ol derken, bizlerin de biraz akıllı olması gerekliliği düşünülerek maç günü alkol tüketimini en aza indirmek amaçlı kampanyalar düzenlendi, çay demlenmesi tembihlendi.

Semt bayram yeri gibiydi, günün erken saatlerinden itibaren siyah-beyazlara bürünmüş genci yaşlısı, herkes dolanıyordu Beşiktaş’ta. Bilet telaşına düşenler, atkı-bayrak tedarik edenler, köfte-ekmek ile karnını doyuranlar, her şey şampiyonluk maçı coşkusunu çağrıştırıyordu insana. Erkenden dolan tribünlerde dillere düşmüştü bu şampiyonluk havası şarkılarla. Öylesine coşkulu bir güruh vardı ki ; ‘Saldır!’ diye kükredikçe sanki bir hep birlikte yükleniyorduk Galatasaray kalesine. Kendilerine ayrılan kale arkasındaki yeri muntazaman dolduran misafir takım taraftarları var olduklarını sadece janjanlarıyla hissettirirken, biz bayraklarımız, ıslıklarımız, sesimiz ve soluğumuzla itiyorduk Beşiktaş’ı. Gol tam da zamanında gelerek iyice coşturmuştu. Kapalıdan yükselen sese herkes eşlik edince, her rakip gibi sahadaki rakibimiz de olduğu yere gömülmeye başladı. Hani klişe maç sonu yorumları vardır ya ‘daha çok istediler’ diye. İşte bu sefer biz o daha çok isteyen taraftık. Golden sonra her zamanki skoru koruma düşüncesi yerine kontrollü bir şekilde ataklara devam ederek her an bulabileceğimiz ikinci golü kovaladık. Yakalanan fırsatlar değerlendirilebilseydi son anlara daha bir şenlik havasında girilebilirdi ama her şeye rağmen 1-0 da olsa kazanmak güzel elbette. Çünkü Beşiktaş bu maçla sadece ezeli rakibini devirerek üç puana ulaşmadı. Uzun zaman sonra liderlik geldi, olası puan eşitliğinde averaj üstünlüğü geldi, moral ve özgüven geldi, şampiyonluğa olan inanç tazelendi. Sonuç olarak bu maç ile beraber Beşiktaş demlendi.

Şimdi bu zafer sarhoşluğunu kısa tutmak lazım. Bu yarıştaki ikinci rakibimizle evimizde oynayacağımız maça kadar kayıpsız gelip (Üçte üç) o maça dünün iki katı heyecanla hazırlanmalıyız. Daha kalabalık ve daha ayık olup maç sonunda zafer şarkılarımızla yürümeye devam etmeliyiz bu yolda. Sabırla geçecek haftalar sonunda yaşayacağımız şampiyonlukla nasılsa hepimiz sarhoş olacağız. Bir elde rakımız, bir elde biramız, kıyak olacak o gece kafamız.


BEŞİKTAŞ J.K. : 1
Galatasaray : 0

BADEM