KAZANIRKEN ÜZÜLMEK

Meteoroloji nihayet tahminlerini tutturdu ve beklenen soğuk ve yağışlı havadan İstanbul da payını aldı hafta sonu. Her ne kadar semtte kar tutan pek bir yere rastlanmasa da İnönü Stadının zemini bembeyaz olmuştu çoktan. Siyah-Beyaz atkılarımıza daha bir sıkı sarınarak ısınmaya çalışarak bekledik doksan dakikanın başlamasını. Doksan dakikanın başlaması ile gözlerimizi dört açıp topu takip etmeye gayret ettik, zira sarı meşin yuvarlağı karla kaplı bir zeminde görebilmek hüner istiyordu.

Üst üste alınan iki mağlubiyet sonrasında eksiklere rağmen sahada arzulu bir Beşiktaş vardı her zamanki gibi, bir de Aydın isminde gencecik bir delikanlı, sanki ateşiyle bütün zemindeki karı eritecekmişçesine koşuşturan. Defansın göbeğinde ise soyadı zor telafuz edilen, ama sade oyunu güven veren yepyeni bir isim, Gordon. Ankara’nın üçüncü ve kanımca artık bu ligde misafir olan takımında da yeni isimler göze çarpıyordu. Maskeli kahraman De Nigris bu ekibe son katılan ve en etkili isimdi. Her iki yarıda bulduğumuz gollerle iki farklı öne geçtiğimiz bir maçta bile rahat edemeyeceğimizi onun sayesinde bir kere daha anımsamış olduk. Neyse ki son dakikadaki ‘kar topu’ bize üç puanı müjdeledi. Müjdeledi müjdelemesine de bu takım böyle kazanırken bile eziyet çektirecekse ilerisi için endişelenmemek herhalde pembe gözlüklerle yağan karı izlemeye ve galibiyetin tadını çıkarmaya benzer. Kaybederken dersler çıkarılıyorsa böyle kazanırken de ders almak lazım.

Hocayı biz değil herhalde tüm sporseverler ve spor camiası sevip sayıyor. Fakat iş başka, arkadaşlık başka. Skor 2-0 iken karda nadir ayakta durabilen birini çıkarmak hiçbirimizin aklına yatmadı. Rüştü’nün son dakika çırpınışları ile gollere engel olamaması yuhalanmasını gerektirmez. Beğenmeyebilir, mazisi sebebiyle kabuk edemeyenler de olabilir içimizde, yine de yuhalamakla bir yere varılmaz. Bir hafta önceki kurtarışları üç puanı getirmezken, bu maçta yedikleri de üç puanı götürmedi. Takım olarak kazanıp, takım olarak kaybetmeyi, ve kazanırken de sevinebilmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Takım böyle iken tribünde de sıkıntılar devam ediyor. Alen Abi’siz maçlar boş geçen derslere benziyor maalesef. Ne orta taraftan yükselen sese destek tam anlamıyla geliyor ne de yerinde tezahüratlar yapılıyor. Maç 1-0 iken makaraya sarmak her daim yanlış, bu yanlıştan da erken dönüldü Allahtan. İki farklı öndeyken de beraberliğe düşmemiz ise bizim şanssızlığımız oldu. Unutmayalım; Mart ayında sırasıyla Fener, Galatasaray ve Trabzon maçlarını içerde oynayacağız. Bunlara bir de 1-0 rövanşı için Rize’nin karşısına çıkacağımız kupa maçı eklenecek. Kısacası Mart kapıdan baktıracak gibi gözüküyor.


BEŞİKTAŞ J.K. : 3
Ankaraspor : 2


BADEM