FISTIKLI BAKLAVA |
Sezonun ilk ve en uzak deplasmanlarından birisi olan Antep’e gitmek için Dolmabahçe’nin ve Beşiktaş’ın muhtelif yerlerinde beklemeye-turlamaya başladık. Nihayet otobüslerimizin de gelmesiyle yaklaşık 19 saat sürecek olan yolculuğumuz başlamış oldu. Geçen sezonki kar yağışlı Antep deplasmanından sonra bu sefer otobüsün içinde sıcaktan durulmaz hale geliyordu. 1-2 arıza dışında, alemin en yaşlı (yolların lordu, alemlerin kurdu) otobüs şoförüyle maça 1 - 1,5 saat kala stada varmış bulunduk.Yolda benzin bitmiş,otobüsümüzü ittirmek zorunda kalmıştık.Çok değil bir kaç saat sonrada lastiğimiz patlamış bu seferde bunun için mola veriyorduk..Hele Ankara yakınlarında yolda ilerlerken bir baktık bizim diğer otobüsler karşı yönden yanımızdan geçmesin mi?Meğersem bizim kurt İstanbul'a dönüşe geçmiş bizde oda farkında değil..Hooopp bir U Dönüşü,antep ne tarafda kaldı beyler?? Daha önce dediğim 1-2 arıza bunlardan ibaret çok bişey yok allaha çok şükür.. Gaziantep valiliğinin tellere pankart asılmaması yönündeki yasağına da uyarak pankartları bir şekilde, zor da olsa astık ve maç saatini beklemeye başladık. Maç başladı, istediğimiz oyunu bir türlü sahaya koyamıyorduk ancak rakibe de pozisyon yaratmıyorduk. Bu arada maç boyu, özellikle de ikinci yarı verdiğimiz destek muazzamdı. Orada olup o desteği veren bizlere; orada bulunmayıp da yüreğiyle ses veren tüm renkdaşlara helal olsun. Bence son yıllardaki en sağlam deplasman tribünümüzdü. Derken dakikalar aktı geçti 90+3 gibi Gaziantep “seyircisinin” her sene yaptığı “...Beşiktaş olamazsın şampiyon” muhabbeti akıllara geçen seneki Sivas deplasmanını getirdi. “İster misin bir son dakka golüyle koyalım şunlara..” derken yavru Kartal Batuhan fıstık gibi golünü çaktı, baklava değerinde 3 puanı getirdi. Artık Zürih engelini de geçip Avrupa’ya kanatlanmak üzere...
NİKO
|