ÇARESİZLİK |
İnsan bir kere çok gerçekleşmesini istediği bir arzusunun peşinden koşsun, o amaca yönelik elinden gelen her şeyi yapar.İşte bizim Sakarya maceramız da böyle başladı.Her sezon bir kere trenle deplasmana gitme geleniğimiz bu yıl bu maça kısmet oldu diyerekten güneşli cumartesi sabahında soluğu Haydarpaşa tren istasyonunda aldık. 10.35 treni ağır ağır hareket etmeye başladığında biz votkalarımızı neredeyse bitirmiştik.Haftasonu olmasına rağmen aşırı kalabalık olan trende yaşlı teyzelere yer vermekten de geri kalmadık.Tren Adapazarı istasyonuna vardığında hatırı sayılır bir "siyah beyaz" kalabalık Çark Caddesi’nden stada doğru yol almaya başladı.Elimizde pankart boynumuzda atkılar şehrin içinde gayet rahat bir biçimde . yürüyor karşılaştığımız Tatangalarla selamlaşıyorduk.Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi gülen yüzünü gösteren bu samimiyet 4-5 saat sonra taş ve bira şişesine dönüşecekti. Stada vardığımızda saat henüz 2 bile olmamıştı zaten stadın etrafında da İstanbul’dan trenle gelen bizlerden başka kimse yoktu.Biletlerin çıkmasına 1 saat daha olduğu için stadın etrafını turladık bir kaç hatıra fotoğrafı çektirdik.O sırada stad görevlisi olduğunu söyleyen biri bize o dayanılmaz , karşı konulamaz teklifi sundu.’’Makbul bir ücrete sizi içeri atarım’’.Bilet fiyatının 30 YTL olması , ayrılan yerin 670 kişilik olması zaten stadın önünde az sonra satılacak olan 195 biletin de 5-6 dakika içinde tükenmesi bizi bu digitürkçünün eline mahkum ediyordu.Taraftar stada alınmaya başlayınca protokol tribününün önünde buluşmak üzere ayrıldık.Saat 4 gibi stadın etrafındaki polis ve taraftar sayısı da fazlalaşmıştı , biz de stadın hemen arkasındaki lunaparkta bekleme halindeydik.Neyse ki adamımız söz verdiği gibi geldi ve boynuna doladığı 3 adet ‘’yaka kartını’’ bizlere verdi.Önce 3 sonra kalan 2 kişi girecek dedi.Sesinizi çıkarmadan kendisini takip etmemizi söyledi.Ancak ilk deneme daha stadın kapısını görmeden hüsranla sonuçlandı şeflerine yakalanmıştık ve hemen ordan uzaklaşmıştık aksi gibi işin içine sivil polis de karıştı.Artık işimiz çok zordu ama adamımız azimli biri çıktı ve 5 dakika sonra telefon açarak beni lunaparkta bekleyin dedi.Bu sefer bizi Beşiktaş trbibünün kapısında sokacağını söyledi.Biz de inşallah diyip takıldık peşine gerçekten de boynumuzda kartı gören herkes kapıları açıyordu ve nihayet stattaydık ki tıkır tıkır işleyen planımız burda bozuldu.Görevli kimliklermizle kartlardaki isimlerin eşleşmesi gerktiğini söyledi ve kendimizi kapı dışarı edilmiş bulduk.Artık İstanbul’dan gelenleri beklemekten başka çaremiz kalmamıştı bu kadar yaklaşmışken içeri girmeye işin patlaması morallerimiz çok bozdu.Stad önünde yaşanan gergin dakikalar da gerilim yaratmıştı herkesin üzerinde.Gelen otobüslerden inenlerde de bilet olamdığını öğrenince kapılara saldırmaktan başka çaremiz kalmadı.Ama orda da iş yaştı kimsede bilet yok ve kapıya ulaşmak imkansız.O sırada gelen haber koşturmamıza sebep oldu.Sakarya tarafına bilet alın ordan bizim tribüne geçiş yapabiliriz içersi boş, konulu plan hemen yürürülüğe konuldu.Biletler temin edildi.Turnikelerden geçiş yapıldı ve nihayet içerdeydik.O manzara ise düşündürücü idi.Bize ayrılan yerde 1000 üzerinde Beşiktaşı yan tarafta Sakarya taraftarına ayrılan bölümde sadece polisler... Maçın anlatılmaya değer bir yanı yok.Burak Yılmaz’ın kaçırdığı net pozisyonlar 60 dakika 10 kişi oynayan takıma 2. golü atamamız ve sonuş son dakikalada yediğimiz rezalet golle gelen beraberlik.Şampiyonluk yolunda en kolay maçımızda 2 puan bırakıp İstanbul’a dönmek de en acısı.Bu kadar zahmet çeken maddi manevi emek veren taraftara bu sonuç çok koyar ki maç sonunda da Tigana bundan nasibini ufaktan aldı. Önümüzdeki maçlara bakmaktan ve rakibimizin puan kaybetmesini beklemekten başka çaremiz kalmadı.Umarım Büyük Beşiktaş Taraftarı bundan sonra sezon bitimine kadar böylesine kötü bir sonuçla boynu bükük ayrılmaz tribünlerden.
|