Eski "TAŞ" Eski "BEŞİK"

Bu haftaki yazıda Konya deplasmanına gidişi-dönüşü,yol boyunca taraftarlarımızın neler yaşadıklarını,tribünümüzün nasıl olduğunu kısacası maçın perde arkasını anlatan bir yazı bulamayacaksınız.Önceden söylemesi!
Rüyanın bittiği,gerçeklerin suratlarımıza buz gibi çarptığı hatta hatta kabus dolu günlerin başlayacağı ligin son 4 haftasına giriyoruz.Hem de nasıl giriş!Nasıl geldik bugünlere..?Beşiktaş camiası olarak hepimiz suçluyuz bu sezon.Başarıda nasıl herkes kupanın bir ucunu tutmaya çalışıyorsa,başarısızlıktada taşın altına el sokmak gerekiyor. Şimdi gelelim taraftar gözüyle durum değerlendirmesine;

İlk yarı bittiğinde 8 puanlık avantajı kullanamayan teknik kadro ve futbolcular birinci sırada yer alıyorlar şuanda ki durumumuzun nedenlerinde.Devre arası kampının formaliteden yapılması.Lucescu'nun kendi işine bakmayarak çok konuşması,etrafa sataşması.Birde kafasının dikine giderek oyun düzeni ve oyuncu seçimlerindeki hatası.Hazır kulübün parası varken niye kaliteli yabancı alınmaz?Sezon başında genç yıldız diyerek alınan bazı oyuncuların halen yeşil sahalar yerine başka sahalarda koşması,bu arkadaşların kazanılamaması.Neyse teknik yorumlar bizi aşar,nasıl olsa gazetelerde bol bol yorumlar yapılıyor,bizden özetlemesi.

Gelelim basınımıza.Hani tarafsız olan basınımıza..Bunu bizler biliyor,görebiliyorken malesef gereken kişiler sezinleyerek önlem alamadı.Evet basının şişirmesiyle başlayan "etki" ye tepki ayakların yerden kesilmesi oldu.Hep aynı hikaye,aynı senaryo Kartalımın üstünde.Bir kaç örnek aklımıza gelenlerden;Bu takım 5 eksikle bile rahat kazanır,bu takım Avrupa'nın en kaliteli takımı,böyle giderse sezon şimdiden bitti vs.. şeklinde abartılı başlıklar,yorumlar.Basın üstüne düşen görevi kendince çok iyi uyguladı.Pembe yalanlarla kaleyi içten fethederlerken,rakiplere hırs yapmalarına olanak sağlayan tavırlara devam.

Şimdi sırada esas olaya,yani bizlerin uzmanlık alanına bakalım.Tribünlere,tribünlerimize göz atalım.Futbol artık bacasız endüstri.Bunu bilmeyen kalmadı.Bu endüstride pasta payını kim daha fazla kaparsa "gelecek" onun şüphesiz olarak.Bu sektörün dallarından bir kaç tanesinden bahsetmek gerekirse ki gerekiyor;işte en büyük payı takımların seyirci sayısı alıyor.Taraftar demiyorum çünkü hemen hemen her takımın kötü gün dostunun sayısı aynıdır.Önemli olan seyirci sayısı.Yayıncı kuruluşa hangi takımın seyircisi para kazandırıyor?,yazılı veya görsel basında hangi takımla ilgili haber olursa daha fazla reyting alıyor?,ürün satışlarından stad çevresi ekonomiye.. vs.. Bizler taraftar olarak üstümüze düşen görevi ne kadar yaptık?Taraftar veya seyirci olarak bizi ilgilendiren kısım ve soru bu.En büyük hatayı,yanlışı 8 puanlık farka rağmen 10 000 kişiye top oynayarak Beşiktaş seyircisi kendisine yaptı.Tribünlerin yapısını bozarak değiştiren yönetim sezon başında da taraftarı küstürerek bizlere yaptı.Çok basit,önemsiz gibi gözüken bu detaylarda yatıyor bütün gerçekler.Elalem atmosfer,ortam,hava yaratmak için tapusuz inşa yapa dursun, bizimkilerde Türkiye'nin bir numaralı sahaya etki yapan tribününe loca...Bari gelen paralarla kaliteli transfer yapın!Yedek kulübelerini en ateşli taraftarın önüne koydunuz,2 maç sahamız kapandı buda eder 4 puan en basidinden.Decoder iadesinde taraftarın tepkisi yerindeydi ama yalnız bırakıldı.Halen basında 10 şampiyonluktan bahsediliyor,yazılıyor. Ne anlamı kaldı o zaman?

Şimdi karşımızda eski tas eski hamam misali bir Beşiktaş var.Bizler için farketmez, biz gönüllü askerleriyiz.Görev misali gideriz Beşiktaş'ımızın peşinden,karşılık beklemeden, başarı sevdalılarından değiliz nede olsa başkaları gibi.
Kartalım "öyle bakma yaşlı gözlerle" işte biz buna dayanamayız!