"Badem"siz Bir Maç

Yazıya nasıl başlayacağımı kestiremediğim için böyle bir giriş yapalım dedim. Bademsiz bir maç.İlk değildi benim için,defalarca olmuştu belki saymaya kalksam ama ilk olan Badem'in belli süreliğine buralardan uzak kalacağını bilmekti.O dönecek ben gidecektim, birbirimizin suratını göremeden.Zaten bunu bilmek zorlaştırıyordu herşeyi.. Havanın çok güzel olduğu bir pazar günü,geçen haftanın masmavi gökyüzüne rağmen iliklerimize işleyen soğuğun aksine artık sezonun sonuna geldiğimizi hatırlatıcasına parçalı bulutlu ama aşırı nemli bir sıcak hava.Hava demişken taraftar olarak gene havaya girmiştik nede olsa elimizden alınan şampiyonluk hayali son bir umuta dönüşecekti. Yapılması gereken bazı işlerin uzaması ve bunada trafik eklenince 17:45 vapuruna anca bindim.Semtimize doğru gidiyordum ama içimde bi burukluk,yalnızlık duygusu hakimdi.Sanki bir yarımda Türkiye'nin öbür ucuna harekete hazırlanıyordu. Beni bekleyen bir arkadaşımla Dolmabahçe yolunda stadyuma hızlı adımlarla yürürken geçmişe dalmış yaşananları anımsıyor gülüyordum.Şu yol neler gördü neler geçirdi kimbilir?,sadece bizimle olan kısmı bile bir roman nitelğindeydi.

Kapılarda izdiham,kombine girişleri ana-baba günü,herzamanki gibi kuyruk yok kargaşa hakim stadyumun girişinde.. Bizleri müşteri gibi görenler,hizmete gelince ortalarda yok,taraftardır boşver zihniyeti.Bir kapıdan giriş bu kadar zor olur.Zaten sayılı olan kapı sayısı,dolayısıyla grekomen güreşinin yanında sumo itişmesi ve mutfaklarda bulunmayan biber gazlı cop menüsüyle şansı olan kendini turnikenin önünde buluyordu. Geç gelince böyle oluyor dememe kalmadan,yanımdaki biri "karşı kaldırımda arkadaşı bekliyordum,1 saat öncede böyleydi" şeklinde sitem ediyordu.Yarım saatlik boğuşmacadan sonra önümde turnike,bu seferde orada başka bir menü.Hep aynı senaryo,o kadar alışmışızki bunlar olmadığı zaman maça geldiğimi hissedemez olmuşum.Üstü açık çift katlı turistlerle dolu otobüs geçerken hepsi hayvan pazarındaki rezaleti izliyormuş gibi ağızları açık,elleri kayıttta.O an kendimden insanlığımdan nekadar çok utandığımı anlatamam.TV programları mutfaklarda hijyen kontrolü yapacağına,insanların bir maça kombinesi olmasına rağmen içeri girerken neler çektiğini gösterse daha fazla reyting alacakları garanti...
İçeri girince şöyle bir tribünlere süzdüm,kapı engelini aşabilenler yerini almış,elimize geçen fırsatı değerlendirip,haftayı karla kapatarak şampiyonluk turuna hazırlanırcasına dolmuş olduğunu gördüm.Pankartları kapalının ortasına astıktan sonra arkadaşların yanında bende yerimi aldım."Maç öncesi saygı duruşu,Allah rahmet eylesin Tevfik Lav ve Sakıp Sabancı..Başımız sağolsun."Maç için görüşümü soranlara biz nasıl başlarsak öyle gider,rakibin oyunu belli demiştim ki,bunu bizim topçular kestirememiş halbuki..Ne bizlerdeki şampiyonluk havası nede bizlerdeki hırs,istek,arzu.. Maçı anlatmaya gerek yok,herkes izledi,gördü...İzmit'de de aynı hava,aynı top vardı anımsayana...

Maç bitti,"umutlanıp-utanma" tekerlemesi gene karşımda.Alın yazısı heralde heveslenip kursağımda kalması..Takada yerimi aldım,ama kucağımdaki pankartları katlayamıyorum.O an içimde gene bir sızı."Yazıyı sen yaz,ben keser biçerim kime diyeceğim şimdi?Kime panik olucam?Kime giydiricem forumlarda?"
"Badem olsada toplarken,kritik yapsak.."Hey birader el atta şunu bir toplayalım..alooo..kime diyorum???"

NOT:Bu yazı Vatan borcunu Hatay-İskenderun da kısa dönem piyade olarak yapacak olan Badem'e adanmıştır. "Hayırlı Tezkereler" kardeşim..