"Oylarımızı OPTİK

BAŞKANAcademYOLLUYORUZ"

Seçim sebebiyle tüm maçlar Cumartesi gününe alınmış ve sokaklar üç büyüklerin şampiyonluk kutlamalarınınkinden hatta Cumhuriyet bayramından daha süslüydü. Allahtan son gün yasağı vardı da arabalar tur atmıyordu o iğrenç şarkılardan bozma seçim besteleriyle. Aslında anlaşıp bir dahaki seçimlerde birkaç partiye beste vermek lazım bizim kapalıdan. Valla hepsini cebimizden çıkartacağımız kesin. Velhasıl bizlerin birer oyu var, onlar da Optik Başkana!Nede olsa gönlümüzün BAŞKANI.Bunu da hazırladığımız küçük pankartı yeni açığa asarak dile getirmeye çalıştık. Gerçi rüzgar sebebiyle sık sık ters dönen pankartı pek kimse görememiş olsa da hemen arkasındaki seyirciler kafalarını eğerek okumaya çalıştılar. Saha içindeki gazetecilerin de objektiflerine takılmayan bu küçük pankartı sadece bir polisin gülümseyerek kamerasıyla görüntülemesi oldukça garipti.

Gündüz oynanan maçın sonucuyla bir zamanlar (+11) olan puan bizim maç öncesi (-9) olmuştu. “Rüyamda görsem inanmam” derler ya, bizimki de o hesap işte. Yine de tribünlerin motivasyonunu etkilememişti bu tablo, aksine daha da ateşlemişti. Kah takıma destek kah Fener’e kalay tezahüratları ile maç başlarken bizim aklımız ‘bitmiş olması gereken basketbol maçımızın anonsunun neden yapılmadığında’ idi. Sonradan öğrendik ki bir hafta önce Efes’i deviren takımımız güçsüz rakibine son saniye üçlüğüyle mağlup olmuş! Neyse biz sahaya döndük ve erken gelen golle rahatlayamadan beraberlik golünü kalemizde gördük. Telafisi kısa sürdü ve daha ilk yarıda fark ikiye çıktı. Beşiktaş, Beşiktaş gibi oynuyor, durmadan saldırıyor ve topu kaybettiği anda da pres yapıyordu. Bunun karşılığını da sahada goller, tribünden de alkışlar olarak alıyordu. Keşke dedik o an hepimiz şu oyunu iki hafta önceden oynamaya başlasaydık.

İkinci yarının ortalarında kapalıdan yeni bir beste duyulmaya başlandı. Kenan Doğulu’nun ‘Güzeller İçinden’ şarkısını kendine uyarlayan fenerlilere cevaben bir besteydi bu fakat yeni olduğu için güçlü bir şekilde söylenemeyince açık tribünden anlaşılamıyordu. Bu yüzden de karşılıklı yapmak ilk başta mümkün olmadı. Tezahüratı tekrar tekrar söyleyen kapalının sesini kah diğer tribünlerden gelen ıslıklar (maçtaki faullere yönelik) kah oyuncu değişikliği anonsu bastırınca açık tribün çaresiz kalmıştı. İmdada bizimkinin cepten bağlantısı yetişti. Kapalıdaki bir arkadaşı arayarak bestenin tamamını öğrenip hemen etrafa yaymaya başladık ve nihayetinde de karşılıklı söylemek nasip oldu. Nereden nereye eskiden yeni besteler küçük kağıtlara yazılıp elden ele dağıtılırdı.

Maçın son çeyreğinde Antep bastırmaya çalışsa da farkı indiremediği gibi son dakikada kalesinde golü de görerek sahadan boynu bükük ayrıldı. Başı dik ayrılan ise Kartallarımızdı. Maçın bitiş düdüğüyle birlikte hemen soyunma odasının yolunu tutan takımı bağrına basamayan tribünler direterek “Beşiktaş buraya”, “Beşiktaş çıkmazsa biz de çıkmayız” tezahüratlarıyla takımın tekrar sahaya çıkmasını sağladı. Yarı çıplak sahaya dönen futbolcularımız kapalının önüne kadar gelerek bu beraberlik gösterisine ortak oldular. O esnada tek bir ses çıkıyordu herkesin ağzından: “Şampiyon olacağız başka yolu yok!”

Not: Tabi ki bu birlik beraberlik gösterisi bir hafta önce havaalanında kendine Beşiktaşlı diyen birkaç densizin yaptığı kadar ekranlarda yer bulamadı. Herhalde bazılarının işine gelmemişti. Varsın olsun biz kendi işimize bakalım. Zaten bütün basın traş, Forza Beşiktaş değil mi..

BADEM