BURASI BEŞİKTAŞ |
İftara dakikalar kala semtte turluyorduk, tam Cami'nin köşesinden Kazan istikametine dönerken yanımızdan içi Ankaragüçlülerle dolu iki tane otobüs geçti. Hem ramazan hem de iftara yakın saatler olması sebebiyle (üstelik Kazan da kapalı) etraf boş denecek kadar tenha idi. Derken O tenhalığın içinden bir kaç kendini tutamayanın fırlattığı taşlar sonrasında millet yola doğru birikmeye ve otobüslere doğru el kol haraketleriyle küfretmeye başladı. Otobüs tam Kazan'ın önündeyken Ankaragüçlüler inerek sağa sola koşuşturdular. İşin rengi bu dakikadan sonra değişti çünkü Ankaragüçlüler indiklerinde tam arkalarında Ertaç Turizmin yani bizim takımın otobüsünü farkederek taşlamaya başladılar. Bağrışmalar ve muhtemelen telefonlaşmalar sonrasında kısa sürede tenhalık yerini kalabalığa bıraktı ve Ankaragüçlüler koşarak otobüslerine bindiler. Bindiler binmesine ama ne fayda. Sıkışan trafikte polis de yetersiz kaldığından bir anda otobüslerin (ben sadece iki otobüs gördüm) etrafı sarıldı ve taş yağmuru başladı. Taşlar nereden çıktı diyenlere cevabım: yol yapım çalışması olacak. Yumruk büyüklüğinde kare kaldırım taşları mevcuttu bol miktarda ve her birinin hedefi otobüs camları oluyordu. Polis nihayet takım otobüsünü Akaretler yokuşundan yukarı yönlendirerek arbededen kurtarırken Ankara otobüslerini korumak yeterli önlemi alamıyordu. Biber gazı, set çekmeler, kovalamacalar, coplar.. bir tarafı püskürtürken diğer koldan otobüslere saldırılar oluyor ve bu Dolmabahçe yolu boyunca devam ediyordu. Sanırım otobüsler stada vardığında sağlam yerleri kalmamıştır. İlk önce etrafı boş görerek otobüslerden inen ve sağa sola saldıran Ankaralılar sonrasında stada varana kadar geçen dakikalar süresince ecel terleri dökmediler ise dönüşte de penceresiz otobüslerde üşümemişlerdir herhalde.. Maça gelince kısa sürede 2-0’ı yakalamamıza rağmen şu statta rahat bir maç izleyemedik yine. İnanılmaz coşkulu ve baskılı bir oyunla başlayan Beşiktaş ardı ardına pozisyonlara girip bunlardan ikisini de gol yapınca daha ilk yarı bitiminde üç puanın cebe inmiş olduğunu düşündüğünden veya dört gün sonraya da saklamak gereken nefes ihtiyacından geri kalan süreyi biraz ağırdan aldı bizce. Koray’ın talihsiz sakatlığı ve Nobre Paşa’nın gönlünün almak adına kaçan penaltı az daha cepteki puanların ikisinden edecekti bizi. Neyse ki korkulan olmadı ve sahadan gülerek ayrılan tarafın taraftarı bizler olurken Perşembeyi düşünmekten de alamadık kendimizi. Skor avantajımız sayesinde ‘galiptir bu yolda mağlup’ diyerek tek farklı mağlubiyetlere razı olmamamız, en azından puanla dönmemiz ve gruplara kalarak daha çok Avrupa takımlarıyla boy ölçüşmek adına buna çok ihtiyacımız var.
BADEM
|