BEŞİKTAŞ-C.Sofya MAÇI |
CSKA, Dinamo, Spartak, Lokomotif ve benzeri ön ekleri doğu bloku ülkerinde sıklıkla duyarız da belki anlamlarını bilmeyiz. CSKA Sofya maçını anlatmadan önce ben CSKA nedir buna deyinmek istiyorum. Sovyetler dağılmadan önce sadece Letonya, Ukrayna, Litvanya gibi ülkeleri sınırlarında barındırmakla kalmamış dışarıdaki Polonya, Bulgarisyan, Çek Cum., Doğu Almanya vb. ülkeler üzerinde de egemenlik sağlamıştır. Dolayısıyla bu spor alanında da kendini göstermiştir. CSKA, Dinamo gibi isimleri Rusya dışında da görmemizin sebebi budur. Stada giderken aklıma takılan soru şuydu. Neden daha kolay bir takım çıkmadı. Belki CSKA da süper bir takım değil ama 1. tur için bence fazla. Örnek olarak geçen sene UEFA Kupası’ nda Bayer Leverkusen’ i elemişlerdi. Ayrıca Bulgar futbolu geçen sene kulüpler düzeyinde bana göre çok büyük çıkış yakalamıştı. Romenler kadar olmasa da bir çıkış yakaladıkları kesin. Üstelik CSKA’ nın şu andaki formu da çok iyidi. Bizim maça kadar 5 te 5 yapmış bir takım. Ayrıca geçen sene Liverpool’ u Anfield’ ta yenmişlerdi. Karşımızdaki takım çok formdaydı ve bu benim aklımı bulandırıyordu Beşiktaş motoru semtin iskelesine yanaşırken. Her taraf yine Beşiktaş formalı kardeşlerimle dolu. Hepsinde yeni bir heyecan. Bunu gözlerinden okuyabiliyorum. Her zaman böyle olmuştur. Lig başlarken ve yeni bir Avrupa macerası başlarken taraftarın gözleri parlar. Bu sonradan ya heyecanla devam eder ya da yerini hayal kırıklığına bırakır ama o gözlerdeki umut hiçbir zaman bitmez. Birden aklım 2000-2001 sezonuna gitti Beşiktaş Çarşısına doğru yürürken. Rakip yine bir Bulgar temsilcisi olan Levski Sofya idi ve takımımız şimdi olduğu gibi çok yeniydi. Zorlu geçen maçı yeni gelen forvetimizin Beşiktaş’ ta attığı ilk golle 10 dakika kala kazanmasını bilmiştik. Pascal Nouma atmıştı bu golü. O zaman kim bilebilirdi ki bu deli Kamerun asıllı Fransız’ ın Beşiktaş’ ın efsane oyuncusu olacağını. Maçın 19.45’ te olması bana Trabzon maçının saatinin ne kadar da gaddarca olduğunu hatırlattı bir kez daha. Bu mevsimde 21.45 te hele Pazar günü 21.45’ te maç olmaz. Ama ne yazık ki Galatasaray maçı da aynı gün ve aynı saatte. Maçın 19.45 te olmasının bir başka avantajı ise maça biraz daha ayık girmemi sağlamasıydı. İşten çıkıp ancak yetişebildim ve Kazan muhabbetim kısıtlandı. Bu sene ilk defa Kapalıyı karşıdan izliyorum. Orada olmak ayrı bir zevk ama izlemek de bambaşka. Maçın detaylarına fazla girmeye gerek yok ancak tıpkı 6 sene önceki gibi 10 dakika kala maçı koparttık ama bu sefer 2-0. Bulgar taraftarlar da bizim gibi takımlarına bağlılar. Bunu İnönü’ de açıkça gördüm. Sofya’ daki en büyük problemimiz CSKA’ lı taraftarlar olacak. Başka bir korkum yok. Eğer turu atlarsak, UEFA grupları kurulduğundan beri hepsine katılmayı başaran 3-4 ekipten biri olacağız ki bence bu bir istikrar göstergesidir. Ancak bu defa grupların da ilerisine gideceğiz. Bundan şüphem yok.
EFE ERDÖNMEZ
|