THE LAST SAMURAI

14 mart pazar günü masmavi bir gökyüzü,canlı ve parlak güneşe rağmen soğuğa kaçan çok serin bir havada kendimi Beşiktaş istikametinde yol alan vapurda buldum. Vapurda dikkatimi çeken ise konuşmalardan anladığım kadarıyla hemen hemen bütün vapur yolcularının sözleşmiş gibi Ortaköy'e gidicek olmasıydı.Güzel bir pazar gününü insanlar sevgilileriyle,aileleriyli, eşleriyle,dostlarıyla geçireceklerdi.8 puan farkla liderken yarı tribünlere oynayan Beşiktaşımız ise işler zora girince dolu tribünlerle karşılaşacaktı. Maçtan önce "Birlik" yürüyüşü yapılacak,"birlik berberlik" mesejları verilecekti. Gazetelerde boy boy "yürüyüş" haberleri çıkmasına karşın malesef emniyetin bu yürüyüşten haberi olmamasından dolayı kalabalık dağıtıltı,ben ve arkadaşlarımda yürümekte ısrarlı olan Beşiktaş taraftarını arkamızda bırakarak,bizi bekleyen görev için stadyumun yolunu tuttuk.

Yazının başlığına uygun olaylarda esasında bundan sonra başlayacaktı.Ben kapalıya,arkadaşlarda yeni açığa girince kısa süreli bir şok yaşadık.Devamlı aynı yere asılan "AcademY","VictorY" ve "kalpli" pankartlarının yerinde başka pankartlar asılmıştı. Malesef bizim pankartlar içerde,dışarda,basketbol,voleybol gibi devamlı asılacağı için öyle haftaarası gelip,stadyuma asıp yırtılana kadar terk edemiyorduk..Yeni açıkta asılacak yer olmaması,görevlinin saha içine almamasından dolayı sadece kapalıya asılabilecekti bizim emektarlar.Arkadaşlardan yeni açık köşesine giderek pankartları aldım.Aklımız yürüyüşte kalmıştı ama pankart asmak için erken girmiştik.Bunun içindir ki;yıllardır maçlara gezip dolaşıp son dakika girme lüksüne hasret kalmıştık.Pankartları aldıktan sonra kapalının ön sırasındaki camlı bölmelere asmaya başladım.Tam bitti derken bu sefer ön sırada duracak polisler müdahale etti.Niye diye sorduğumda cevap enteresandı.Camdan yasıma sayesinde maçı izliyorlarmış.Tribüne dönük polislerin gözleri meğersem bizlerde değil yeşil sahadaymış...

Kızgınlıkla toplamaya ve yeni bir yer bulma arayışına gittim.Bu sezon ilk defa kapalıya asılacaktı.. İkinci kata asılsa,demirler yırtacak korkusu bana sadece localara asma olanağını sunuyordu.Önce demirlerden tırmanma faslı,sonra localardan bir tanıdık bularak asma girişimleri ve asma işlemi tam bitmişken,bu seferde Lig Tv görevlilerinin "yok efendim,burada maçı anlatacak görevlileri rahatsız eder yukarıdan sarkan 10 cm " şeklinde çıkışlarına,"kameranın yeride,sizin bölümde çok uzakta diye cevap verirken",bir suçluymuşum gibi rütbeli emniyet amirleri ve görevlilerinin yakama yapışmışlar dışarı atma girişimine başlamışlardı.Kucağımda pankartlar, kolumda görevliler "sen nasıl girdin buraya?" sorularıyla çıkış kapısına sürüklenme faslı,ellerinden kaçışım kendimi alt katta buluşumla şöyle bir nefeslenelim derken saatin 18:00 olduğunu farkettim.Zihnimde bir soru beynimi yiyip bitiriyordu bu esnada."Beşiktaş'ın her türlü maçında epey uzun yıllardır asılan bu pankartları asmak niye bu kadar zor,asarken niye suçlu muamelesi görüyorum?Hemde kendi yuvamızda??" Bu sorular beynimi kemirirken gözlerimin önündende Cesur Yürek filminin bir karesi geçiyordu."Mel Gibson büyük savaşta yenildikten sonra son gücüyle ölümüne İngiliz kralına saldırıyor fakat karşısına İskoç soylularından biri geliyordu.Kafasındaki maskeyi çıkartınca yaşadığı şok,ihanetin en büyüğü!" Seyredenler nedemek istediğimi anlayacaktır. 5 dakikalık dinlenme faslından sonra saatime bakınca içeriye gireli 1 saatten fazla geçmiş olduğunu farkettim.Bu seferde yeni açık demirlerinden tırmanarak üst kata çıktım.Tabiki bu her tırmanma sırasında görevlilerle itişme cabası.Localarda tanıdık sima ararken genç bir arkadaşın yardımları sonucu pankartları asmaya başladık.Devamlı yukarı bakmaktan ensemin tutulmasını tahmin edersiniz sanırım. Bu seferde loca sahiplerinin mırın kırınları eksik olmadı.Pankartlar asıldı,alt kata iniş izni verilmeyince aşağıya atlama faslı derken maç başlamıştı bile. Maç bittikten sonra benim ikinci yarı henüz başlıyacaktı.Pankartları geri alma çabası.Localardakilerin umursamazlığımı dersiniz,alaycı bakışlarımı...

Bu yaşadıklarımı sadece okuduktan sonra belki gözlerinizde canlandırabilir ama hissedemezsiniz.Günümüzde herşeyin yapmacık olduğu,endüstiriyel futbol döneminde pahalı gıcır gıcır pankartların hüküm sürdüğü bu günlerde,yılların emektar pankartlarının düştüğü durum." The Last ............... "