ALIN YAZISI

Birkaç gündür devam eden bahar havası tekrar soğuk kış günlerinin klasiği olan ve bu sene İstanbullulara çile çektiren kara bırakmıştı yerini. Gerçi bu seferki biraz yağmurla karışıktı ama soğuk insanın içine işliyordu yine. Tribünlerdeki bekleyiş ümitten çok tedirginlik doluydu. Mazimiz pek de iç açıcı değildi ne de olsa. Beşiktaş'ta da son haftalardaki düşüşü göz önünde bulundurunca deplasmanda alınan 3-2'lik mağlubiyet aslında fazla bir avantaj sağlayamamıştı. Son dakikalardaki gol olmasa bu maçtaki oyun planı tam aksine dönüşebilecekti. Onlar gol ararken biz kontra atak oynayarak turu arayacaktık. Şimdi ise roller tam aksi şekildeydi. Geçtiğimiz Avrupa maçlarımıza bakınca da bu tip oyunların işimize gelmediği ve sonuçlarının genelde hüsranla bittiği apaçık ortada.

Maç başlamadan önce eski açık tarafındaki elektronik skor tabelasında rakibimizin adı 'Valensiya' olarak gözüküyordu. Eğer adamlar bu yazılışı gördüyse kim bilir ne düşünmüştür? Neyse ki maç başladıktan sonra bu yazı düzeldi ama Beşiktaş'ın alın yazısı yine değişmedi maalesef. Henüz ilk on dakika yeni dolmuştu ki Valencia öne geçti. Bu golden sonra en az iki gole ihtiyacı olan Beşiktaş, savunmasında az adam bırakarak rakip kaleye yüklendikçe yüklendi ama ele geçen fırsatları cömertçe harcayarak ilk kırk beş dakikayı mağlup kapadı.

İkinci yarıya da atak başlayan takımımız ilk dakikalarda beraberlik golüne çok yaklaşmasına rağmen golü yine kendi kalesinde gördü. Bu dakikadan sonra iyice savunmaya çekilen rakibimiz oyunun kontrolünü ele geçirerek kalan dakikaları tamamladı.

Maçın son dakikalarında pankartlarımızı sökerken kulaklarımıza gelen İspanyolca anonsun anlamını, uzatma dakikalarını bitirmeden dışarı çıktığımızda anladık. Eskişehir'den gelen arkadaşlarımızı Haydarpaşa'ya yetiştirmek için motorlara yürürken numaralı tribünden çıkan bir grup İspanyol da neşe içinde onları otellerine götürmek üzere bekleyen otobüslerine biniyordu. İki kere Şampiyonlar Ligi finalinden kupa göremeden dönen taraftarlar bizim yaşadığımız hüznü devede kulak olarak görmüşlerdir muhtemelen. E biz de onların bu deplasman macerasını 20 saatlik Trabzon yolculuğu öncesinde devede kulak olarak görürsek ödeşmiş oluruz herhalde.

BADEM